Ana Sayfa
Proje
Mesleki ve Teknik Liselerin Önemi

Liselilerin Yarıya Yakını Mesleki ve Teknik Liselerde Eğitim Görmektedir

Mesleki ve Teknik Liselerin Önemi

2014 yılında Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ve Teknik ve Meslek Lisesi sıfatları yerini Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri olarak isimlendirilen eğitim kurumları, Türk Milli Eğitimi'nin amaçları doğrultusunda, ilköğretimi bitiren öğrencilerin devam edebileceği 4 yıllık eğitim sonunda meslek kazandıran, ülke ekonomisine katkı sağlayacak ara eleman yetiştiren orta öğretim kurumlarıdır. Bu okulların diğer dengi liselerden farkı, öğrencileri mesleki becerileri üzerine geliştirerek işletmelerin teknik ve kalifiye eleman desteğini sağlamaktır. Mesleki eğitim Avrupa ve Türkiye'de vasıflı eleman yetiştirmede en büyük rolü oynar. Meslek liselerinin genel amaçları, iş yerlerinin çeşitli alanlarda ihtiyaç duyduğu ara elemanları yetiştirmektir. Milli Eğitim Bakanlığı, örgün eğitim Milli Eğitim istatistiklerine göre, Tablo 1 de öğretim yılına göre örgün eğitim veren mesleki ve teknik orta öğretim türündeki okulların sayısı ile bu okullardaki öğretmen, şube ve öğrenci sayıları verilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2016-2017 istatistiklerine göre örgün eğitimde öğrenci sayısı 17 milyon 319 bin 4335 dir.
 
5 milyon 513 bin 731 öğrenci de lise de eğitim görüyor.
 
Lisede eğitim görenlerin 2 milyon 912 bin 93’ü genel, 1 milyon 967 bin 232’si mesleki ve teknik, 634 bin 406’sı ise din öğretiminde eğitim görüyor.

 

Okul Türleri 2012-2013 2013-2014 2014-2015 2015-2016 2016-2017
Okulöncesi 1.077.993 1.059.493 1.156.661 1.209.106 1.315.854
İlkokul 5.593.910 5.574.916 5.434.150 5.360.703 4.970.160
*Ortaokul 5.199.709 5.180.251 4.962.964 4.873.431 5.377.131
Açık Ortaokul 367.272 298.148 315.113 318.075 142.557
Liseler** 3.981.214 3.639.088 3.434.021 3.715.638 3.709.461
Açık Liseler*** 1.014.409 1.306.994 1.470.436 1.536.135 1.287.249
İmam Hatip Lise 380.771 474.096 546.443 555.870 517.681
Toplam 17.234.422 17.532.982 17.319.788 17.568.958 17.319.433

Ayrıca, orta öğretim kurumlarında okul türlerinin dağılım oranları incelendiğinde, mesleki ve teknik Anadolu liselerinin %38’lik oranla önemli bir paya sahip olduğu görülmektedir(Şekil 1).  Son yıllarda ülkemizin eğitim politikasında mesleki ve teknik ortaöğretime verilen önemin artması, AB tarafından desteklenen çalışmaların yapılması, özel sektör veya sivil toplumun mesleki ve teknik eğitimi özendirici projeler yürütmesi, 2002 yılından itibaren devam eden meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş imkânı gibi nedenlerle mesleki ve teknik eğitime olan talebin arttığı söylenebilir. Bu bağlamda mesleki eğitimdeki sorunların tespit edilip çözüm önerilerinin getirilmesi mesleki eğitimin iyileştirilmesine katkı sağlayacaktır. Kaliteli bir mesleki eğitim ile iş dünyasına nitelikli elemanlar kazandırılacak ve bu nitelikli işgücü de ülke kalkınmasında olumlu rol oynayacaktır.

 


 


Rakamlardan da görüldüğü üzere Türkiye’deki eğitim sistemi içinde diğer eğitim türlerine göre daha yüksek yatırımlar yapılarak kurulan mesleki ve teknik eğitim okulları önemli bir yer tutmaktadır (%38). Ancak, eğitimin niteliği ve kalitesi bakımından bu kurumlar, hak ettiği önemde gözönüne alındıkları söylenemez. Bu kurumların geliştirilmesi hem bu öğrencilerin iyi yetişmesi hem ülkemizin kalkınması bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu bakımdan bu alanda yapılabilecek her çalışma kayda değer olacaktır. Mesleki alan öğretmenlerinin yetkinliklerini artırmak ve yenilikçi sistemler ve uygulamaları öğrenmelerinde motive etmek için bu ve benzeri projeler önemli katkı sağlama potansiyeli taşımaktadır. Statükoya bağlı kalmayan yenilikçi, oyunu değiştirmek isteyen ve öğrencilere yeni yönelimler göstermek isteyen öğretmenlere yönelik bir projedir. Bu proje, ürün, hizmet, iş modelleri ve işletme sistemlerini, yalın üretim teknikleriyle güçlendirerek, deneysel öğrenim ve simülasyon oyunlarını kullanmalarına katkı sağlayacaktır. Daha ilgi çekici, öğretmenlerin daha etkili ve kaliteli ders vermeleri için pratik üretim ortamındaki süreçlere yönelik deneysel öğrenme yaklaşımlarını öğretmek yarar sağlayacaktır. Zaten dünya genelinde birçok yenilikçi eğitim kurumu geleneksel ders anlatma formatından ayrılarak, öğrencilerin bağımsız veya grup halinde çalışarak, karmaşık kavramları canlandırıp, oyun haline getirerek bunları ders planlarına eklemektedirler. Öğretmenlerin kapasitelerini geliştirip, onları yeni yaklaşımlarla destekleyecek bu proje, öğrenme ortamlarını zenginleştirip optimize etmede Teknik ve meslek liselerine yeni ufuklar açacaktır. Yalınlaşmayı başarılı bir şekilde gerçekleştirmek için işi yapan çalışanların yalın üretim ilkelerini anlaması önemlidir.

Diğer taraftan endüstrideki işletme yönüne baktığımızda da bir takım kronik sorunların olduğu görülmektedir. Her yıl pek çok firma farklı isimler altında, iş geliştirme, verimlilik artırma, 5S, 6 Sigma, kanban sistemi, Kaizenler yapma, vb. gibi değişim programları başlatmaktadırlar. Ancak bu programların büyük bir çoğunluğu istenen beklentileri karşılamadan başarısızlıkla yâda beklentilerin altında sonuçlanmaktadır. Yalın dönüşümlerin % 70'inin, insan etkileşiminin yanlış anlaşılması ve insanların değişimle nasıl başa çıkacağı, yâda değişime karşı direnci nasıl kıracağı hakkında yeterli kültürel anlayışın eksikliği nedeniyle başarısız olduğu tahmin edilmektedir (Hall, 2006). Yine yapılan başka bir araştırmada Yalın dönüşümde karşılaşılan zorluklar araştırılmış (Economist Intelligence Unit survey, Aralık 2003). Kültürel direnç bunların en başında geldiği görülmüştür. Bunun en temel nedeni kuruluşta doğru bir yalın üretim kültürünün oluşturulamadığı anlaşılmıştır. Bu araştırma sonuçları bize göstermektedir ki yeni üretim yaklaşımlarıyla ilgili kültürü, kurumlarda yerleştirme ve bu kültürü sonradan oluşturmak bir hayli zor olmaktadır. Bu nedenle endüstride çalışacak olan meslek lisesi öğrencilerine, bu tür yenilikçi üretim yaklaşımlarını, daha öğrencilik yıllarında ilk ağızdan konuya vakıf öğretmenler tarafından öğretilmesi ve bilimin sevdirilmesi önem arzetmetedir. Bu sayede kurumlarda geliştirilecek projelerin başarılı olmasıyla kurumların başarısı artacaktır, kurumların başarısı da, ülkemizin gelişmesine büyük bir katkı sağlayacaktır. Bu yalın üretim kültürü deneysel öğrenme metotlarıyla, gelecekte işyerlerinde çalışacak olan meslek liseleri öğrencilerine daha genç yaşlarda iyi bir şekilde öğretilip, zihinlerine yerleştirilmezse, iyi niyetlerle hazırlanan pek çok iyileştirme programları değişik derecelerde başarısızlıkla sonuçlanmaya devam edecektir. Yalın üretim yaklaşımıyla çalışanların işe katılımı, çalışmaya ortak olma ve işbirliği yapma yeteneklerinin geliştirilmesi projelerin başarısı için kritik öneme sahiptir.

 

“Bir yıllık refah istiyorsan tohum ek, On yıllık refah istiyorsan, ağaç dik, Yüz yıllık refah istiyorsan, insan yetiştir” anlayışıyla Teknik ve Mesleki Eğitim okulları ele alınmaktadır. Endüstride üretim ve hizmet alanında görev yapacak öğrencilerimizin sadece üretime yönelik sorumluluklarını yerine getirmeleri yeterli görülmemektedir. Çok yönlü çalışabilmesi, bilgi beceri seviyelerinin yükseltilmesi son derece önem taşımaktadır. Sürekli tekrarlanacak işlem; eğitim - eğitim – eğitim. Eğitim, yeni yetenekler kazandırırken, davranış tarzının gelişimini de sağlar, ayrıca her kademedeki kişilerin işleri daha iyi yapmalarını sağlar. Eğitimin amacı; çalışanların beceri ve deneyimlerini artırmak ve problem çözme yeteneklerini artırmaktır. Motorola Firması, eğitime harcadıkları her bir dolar için, üç yıl içinde otuz dolarlık bir verimlilik artışı sağladığını tespit etmişlerdir(Ronald Henkoff, Washington Post, 1996).

 

Bu projeyi yapmaya yönlendiren motivasyon kaynakları; halen yalın üretimin eğitimlerinin, genellikle üst düzey şirket çalışanları olan, sınırlı sayıda, bir kesime veriliyor olması, ikincisi de endüstride iyileştirme amacıyla başlanan projelerin istenen düzeylerde başarıyla sonuçlandırılamamalarıdır. Bu nedenle istihdam kaynağı olarak ülkemizin sanayiinde önemli bir yer teşkil eden Mesleki ve Teknik Okullardaki öğretim faaliyetlerinin ve yönetiminin yeni olgular doğrultusunda iyileştirilmesi önem arzetmektedir… Yani uyuyan devin uyandırılması gerekmektedir... Sahip olunan kaynaklardan iyi yararlanmak gerekmektedir… Önce insan geliştirilmeli, insan gelişirse ürün, üretim süreci, üretim teknolojisi de zaten kendiliğinden gelişir anlayışıyla işe bakmak gerekmektedir…